Sayın Kılıçdaroğlu HDP sizden ne istedi?

Peşin olarak şunu belirteyim ki, hiçbir kişiyi kurumu hedef almak, hedef tahtasına koymak, itibarsızlaştırmak gibi niyetim hiçbir zaman olmadı, olmayacak da! 

Hayatım boyunca bir kulun nasibine düşebilecek, bir çok  yokluklar, acılar, mağduriyetler, itibarsızlaştırmalar elbette yaşadım! Hamdolsun ki, Allah’tan başka hiç bir  güce ram olmadım, sadece “kul” olma haddimi aşmamaya gayret ettim! 

Bana tahsis edilen bu köşede de bir gazeteci olma iddiasında olmadan, hayat seyrimin bana kazandırdığı şahsıma münhasır bakış açısıyla olaylara farklı bakmaya, dolayısıyla da siz değerli oluyucularımın da farklı bakmasına gayret ettim. 

Bakınız, yarın 30 Ağustos, bir önceki yazımda da 26 Ağustos’a dikkat çekmeye çalışmıştım! 

Çünkü, 26 Ağustos bilinmeden ne 30 Ağustos ne Malazgirt ne Kocatepe, ne Büyük Taarruz, ne Milli Mücadele, ne 23 Nisan, ne 29 Ekim, ne Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ne Kıbrıs, ne Suriye ne de bugün yaşadıklarımızın ne anlama geldiği anlaşılamaz! 

Çünkü bir öncekiler bir sonrakilerin sebebidir! 

Siz, sebep sonuç ilişkisi kurmadan, anlamadan, idrak etmeden ne yaşadığınızı neden yaşadığınızı anlayamazsınız dolayısıyla da başkalarının size yaşatmak istediğine mahkum olursunuz! 

Maalesef, bugün ülke olarak, ümmet olarak dahası insanlık olarak bir avuç azınlığın mahkumu olduğumuz gerçeği gibi! 

Sanmayın ki dert sadece Türk’lerin, Kürt’lerin, Müslümanların derdi... Dert dini, dili, ırkı ne olursa olsun insanlığın derdi! 

Bizim derdimiz, mecburiyetlerimiz ve mesuliyetlerimiz başımızdan aşkın olduğu için, insanlığın derdini yazmaya ne halimiz ne de zamanımız var! 

Bakınız, tam 948 yıl önce yarın Sultan Alparslan Malazgirt’te zafer kazanmış Anadolu’nun içlerine girmeye başlamıştır! 

Eğer pergelin sivri ucunu buraya koymazsanız, 30 Ağustoslarda, 30 Ağustos 1922’de Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kumandanlığındaki Dumlupınar Zaferini anlayamazsınız, anlamlandıramazsınız, evlatlarınıza, torunlarınıza anlatamazsınız! 

Çünkü, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve neferleri, bizi 30 Ağustos 1071’de geldiğimiz diyarlara, bizi geri yollamak için gelenlere, haddini bildirmiştir! 

Ben geçen yazımda, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ‘na ve İP Genel BAŞKANI Sayın Akşener’e “Neden 26 Ağustos töreninde yoktunuz?” diye sormuştum. 

Oysa, Sayın Akşener daha İP’i kurmadan, Bitlis Ahlat’tan da ev almıştı! 

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun 26 Ağustos törenlerinde olmamasının tek bir mazereti olabilirdi, o da Allah korusun hareket edemeyecek derecedeki bir sağlık sorunu! 

Lakin gördük ki CHP, yani 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da, bizi 1071 öncesi geldiğimiz diyarlara yollamak için gelenleri yenerek, Osman Gazi’nin sandukasını tekmeleme akçaklığını gösteren Yunan komutan Nikolaos Trikupis’i esir alan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün kurduğu devletin askerine kurşun sıkanların siyasi temsilcisi HDP Genel Başkanı ve heyetini ağırlamaktaymış! 

Ne garip tevafuktur ki, aynı gün eli kanlı PKK, bu ülkenin ormanlarını yaktığını ilan ediyor! 

Sayın Kılıçdaroğlu, adalet bunun neresinde? 

Bu sorumu da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ndeki emri gereği soruyorum, Sayın Kılıçdaroğlu, PKK’nın siyasi temsilcisi HDP ile ne konuştunuz? 

Daha açık sorayım, PKK’nın siyasi temsilcisi HDP sizden ne istedi? 

Yoksa, HDP’yi 30 Ağustos törenlerine mi davet ettiniz? 

Türk, Kürt, Laz, Çerkez kısacası bütün Anadolu çocukları, 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.